Pages

25 Nisan 2010 Pazar

AYAKKABIDA GERİ DÖNÜŞÜM!!!

Eski halinden eser kalmadığı için cep telefonuyla çekildiğim bir resmi yayınlamak zorunda kaldım arkadaşlar.Çevreye verdiğim rahatsızlık için özür dilerim::))Hepimizin mutlaka geçmiş dönemden aldığı bir sivri uçlu ayakkabısı vardır.Ama bu ayakkabınında ucu aşırı sivriymiş.Ama moda olunca giyiliyor olmalı ki ben de almışım sonuçta.Ayakkabım aslında çok şık ve kaliteli, elimden çıkarmayada gönlüm hiç razı olmadı.Kutu içinde dolabımda dururken aklıma geldi birden.Bayrampaşada bir ayakkabı tamircisi var.Aslında ayakkabıcılar ama bu kriz yüzünden sanatlarını artık bu şekilde icra ediyorlar.Hemen aldım oraya götürdüm.
Giydim ölçü aldılar.Ben işte anlattım şöyle böyle istiyorum diye.Keseyim mi dedi;kes dedim.Gözümün önünde o sivri ucu kesiverdi.
Bir gün sonra 15 tl ye yeni ayakkabıma kavuştum.Topukluda değil kullanışlı bir ayakkabı.Bu sene ayağımdan çıkarmayacak gibi görünüyorum.Eğer sizinde modası geçmiş ama o kadar da yeni ayakkabılarınız varsa elden çıkarmadan bir düşünün derim.
Sizce nasıl olmuş.?

Sevgiyle kalın:)

24 Nisan 2010 Cumartesi

23 NİSAN VE 9 SORU CEVAP


Merhabalar blog dostlarım!bende kendini çocuk hissedip, kendini sokaklara atanlardanım bugün.Çok güzel bir gün geçirdim.Neden mi?çocuklarla beraber 23 nisan coşkusunu bende yaşadım bugün.Çocuklar için ne güzel şeyler hazırlamışlar.İnsanın çocuk olası geliyor:)Üçüncü katta oturuyorum.İlk önce camıma o şanlı ay yıldızlı bayrağımı astım.Daha sonra Şanslı'ya geldim bayramın kutlu olsun Şanslı'cım dedim.Burnunun üzerine kocaman öpücük kondurdum.O kadar güzel bir hava vardıki dışarıda camımı açtım,o mis gibi havayı içeriye dolduru verdim.Balkonun altından elinde rengarek uçan balonları olan baloncu geçiyordu.Baloncuya seslenip sal balonları diyesim geldi.Komşumun çocuklarının minicik ellerini tutarak,23 nisan çocuk bayramını kutlarım diyerek öptüm yanaklarından.Daha sonrasında yeğenlerimle vakit geçirdim bugün ve 22:00 sularında eve girdim.Blogumu açtım 23 Nisan ile ilgili teklifi gördüm çok hoşuma gitti ve iki kelimede ben paylaşmak istedim sizlerle.
Bunlar BLOG ALBÜMÜ'nün 23 Nisan için hazırladığı sorular.Bu soruları çok sevdim ve buradada yayınlamak istedim. Benimde bir Blog Albümüm olsun diyorsanız Blog albüme tıklayınız.
Hadi bakalım çocukluğuma gidelim.
1)Nasıl bir çocuktunuz?
Ordu'nun Şenyurt köyünde doğdum.8 yaşındaydım İstanbula geldiğimde.Köyümüzde elektirik bile yoktu o zamanlar.Televizyonu ise İstanbul'a geldiğimde gördüm.Şimdi ise tuşlara basarak bilgisyarda yazı yazıyorum.Şimdiki çocuklar daha 4 yaşında içmiş oluyor bilgisyarı ben ile şimdiki çocuklar arasındaki farkı siz bulun.Ama Şenyurt köyündeki tadı İstanbul'da bulamadım.Bir tane arkadaşım vardı üstdeki Heidi ve peter gibi bütün gün oyun oynardık.Anemin çamaşır leğenini alırdık karların üzerinden salıverirdik kendimizi.5 yaşında başladım okula, öğretmenimin kucağında gittim geldim.
2)Korkularınız var mıydı veya en çok ne korkuturdu sizi?
Köyde elektirik yoktu demiştim.Bir akşam bir tasın içinde su kalmış mutfakta!ben de o kadar susadımki gece su içmeye kalktım.Önümüde görmüyorum karanlık,o su tasına bastım.Kalorifer böcekleri dediğimiz böcekler sarmış etrafını ben de basınca olanlar oldu.Çığlığı bastım tabiki o gün bu gündür böcek fobim var.
3)En sevdiğiniz oyuncağınız hangisiydi?
Sağolsun oyuncaklarımın hepsini teyzem ve yengem gönderirdi.O zamanlar parmak bebek diye parmak kadar pilastikten bebekler vardı.Parmak bebeğin ne kadar beşiği olur.O da parmak kadar::))İnanılmaz zevk alırdım onunla oynamaktan.Hatta hala bütün oyuncakçılara bakıyorum ,o bebekten bulsam hemen alacağım.
4)Hangi çizgifilmi severdiniz en çok?
Dediğim gibi 8 yaşından sonra tv seyretmeye başladım.Bizim zamanımızda böyle gölgelerin gücü adına felan yoktu.Masumdu her şey:)Heidi,şeker kız candy,marko,değiş ton ton,simbad, vikinkler,jetgiller,taş devri gibi çizgi filimler vardı.En çok sevdiğim ise heidi ve şeker kız candy idi.
5)Hangi oyunları oynardınız?
Körebe,bezirgan başı,aya maya kumpanya,evcilik birde ip atlardım.Şimdiki dönemdeki çocuklara bakarsan benim çocukluğum biraz aptaldı.
6)En güzel anınız hangisi?
Okula 5 yaşında gittiğimden bahsetmiştim.Bir öğretmenden bahsediyorlar çocuklar,eğer sorduğu soruyu bilmezsen çağırıp kafa ısırıyormuş.Ben okul başlamış bir kaç gün sonra okula gittim.Ben gidene kadar herkes numarasını öğrenmiş.Öğretmen yoklama yapıyor sıra bana geldi.Adımı söyledi meğer öğretmen şaka yapıyormuş ne bileyim.Numaramı sordu ben de aklım sıra öğretmeni korkutacağım.Ayağa kalktım sesli bir şekilde ,ben babamın kızıyım dedim::))
7)En kötü anınız hangisi?
İstanbul'a geldikten sonra ortaokul dönemimde okulda o kadar şiddet vardı ki ;bu bahsettiğim şiddet okulu bırakmama neden oldu.Şiddet bana uygulanmamış olsada korkusu bana yetti.
8)Tekrar çocukluğunuza dönmek ister misiniz?
Tekrar çocukluğuma dönmek istemem.Aynı şeyleri sil baştan yok yok almayayım.
9)Çocukluğunuz nerde bitti hatırlıyor musunuz?
Çocukluğum erken bitti.Bana göre 10 yaşında. Ben 10 yaşındaydım kardeşim doğdu.Kardeşim doğana kadar babam bana tekne kazıntısı derdi.Kardeşim doğunca büyük bebek demeye başladı ki;bu bir hatırlatmaydı sanırım.

Bütün dünya çocuklarının ve kendini çocuk hissedenlerin bayramı kutlu olsun...

Sevgiyle kalın

21 Nisan 2010 Çarşamba

MOR SALKIMLI GÜLÜ VE YUSUFÇUKLU BİLEKLİK



Mor rengi her zaman çok sevmişimdir.Gerçi bütün renkleri çok seviyorum ama bazı renkleri giysilerimde tercih etmiyorum.Fosforlu renkleri sevmiyorum mesela beni yorar sanırım.Kendimi iyi hissetmem,herkes bana bakıyormuş gibi hissederim.Fosforlu renk gözlerimide kamaştırır.Yazdım gidiyorum nereden çıktı bu fosforlu renk::))Gülleri ve deri ipi mor,sallantısı hariç 20 cm şık bir bileklik.
Bu bilekliğimde yusufçuklu!mavi deri kullanmayı tercih ettim.Boy-19,5 cm,böyle sade bir bileklik.
Hala sağolun başsağlığı mesajları geliyor.Herkese geri dönmeye çalıştım.Eğer unuttuklarım olduysa arkadaşlar lütfen hakkınızı helal edin.
Kucak dolusu sevgiler:)

20 Nisan 2010 Salı

BLOG ALBÜMÜ:)



Merhaba arkadaşlar...
Sizlere bu projeden hep bahsetmek istedim ama kısmet bu güneymiş.Sevgili Kırık kalem'in bir projesi bu.Amaç bir çok kategorideki yazarı bir çatı altına toplamak.Daha sonrasında bir albüm oluşturulması hedefleniyor.Blog albümünde katılım hedefi 100 yazar.İnşallah Blog Albümü hedefine ulaşır.Bu projede ben de varım.Şu anda her şey çok güzel gidiyor.Tanımadığım yazarlar var,hepsiyle tek tek tanışmak istiyorum!tanışıyorumda.Blog Albümünde olmaktan büyük keyif aldım.Siz de bir bakayım derseniz.Buyrun
Ayrıca bloguma gelip bana başsağlığı dileyen arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.Hepinize sağlıklı,mutlu uzun ömür diliyorum.
Sevgiyle kalın.

18 Nisan 2010 Pazar

CİĞER TUTUŞTU BİR KERE!!!

İlk defa resim yayınlamadan birşeyler yazmak istedim bu gün!biraz araştırma yapsamda bir resim konduramadım buraya...İnsanlar ciğerim yandı dediklerinde bu ciğer nasıl yanar diye düşünürdüm.Benim ciğer 10 sene önce babamın öldüğünde yandı.O zaman anladım işte ciğer nasıl yandığını,ciğer tutuştu bir kere söndürmek ise senelerimi aldı.Ama hiç sönmeyecek sanmıştım,annem ise daha fazla yaşamaz babamdan bir iki gün sonra onuda yolcu ederiz demiştim.10 sene oldu gerçekten ve biz ailece kendimizi onardık.Onardıkki başkalarınıda teselli edebiliyoruz bu konuda.Ailece toplanır pazar sabahları keyifli kahvaltı masaları kurardık,o masada dini sohbetler ederdik.Kıyametten bahsettik bir gün.Babam şöyle dedi ben öldüm benim kıyametim koptu.Evet babamın kıyameti kopmuştu o gün.O günü unutamıyorum hiç, bütün kuşlar hep beraber öttüler,bütün insanlar hep beraber ağladık,bütün ağaçlar yarıya kadar eğildiler, ogün sular tersine aktı.
Hiç kıskanç bir insan değilimdir aslında;ama bütün yaşlı insanları kıskandım.Bakıyordum etrafıma insanlar babalarıyla yaşlanıyordu.Ben ise daha 31 yaşındaydım,en küçük kardeşim ise daha 21 indeydi.Asla isyan etmedim ama hep istedim babamla yaşlanmayı...Arkamdaki dağ yoktu artık ve ben uykularımdan ağlayarak uyandım uzun bir süre.Babamın ölümünden 4 sene geçmiştiki,bana bir kaç kişi hayvan sevgisini aşıladılar.Ben bir gün otururken ablamlara bir kedi yavrusu istediğimi söyledim.O zamana kadar evin içine hiç hayvan girmemişti.Girmişti balık,civ civ vs.ama böyle büyük hayvan girmemişti.Üç kardeş yaşadığımız için hepimizin kabul etmesi gerekiyordu.Bir tane çatlak ses çıkmasına rağmen konu kabul görmüştü benim açımdan.Ablam dışarı alışverişe çıktı ve küçücük bir kedi yavrusuyla geri döndü.Şanslı'yı ablam annesini kaybetmiş, pis köpüklü bir suyu içerken bulmuş.Benim Şanslı ile maceram o gün başladı.Eve kedi istemeyen ablam ise Şanslıyı o kadar çok sevdiki ona isim anneliği yaptı.Evet bizim aileye babamdan 4 sene sonra yeni bir üye katılmıştı.Şanslı bütün aile üyelerine bir terapi görevi üstlenmişti.Çok ta iyi yapıyordu görevini,halada yapmakta.Zaman her şeyin ilacı gerçekten.Annem yaşıyor,biz kahkahalar atarak gülüyor,yiyor,içiyor,geziyoruz.Ama babamı unuttum mu?hayır unutmadım.Her gün aklımdan geçer,onun yokluğunu hissederim. O benim için hala bir dağ...
Ama sanki şimdi daha bir olgunlaştım.41 yaşındayım yaştanmıdır nedir bilmiyorum.Onun üzerinden çok ölümler geçti annanem,dayılarım,teyzem,amcam,eniştem vs.Hepsini çok seviyorum ve ölümlerinden çok etkilendim.Ama aile içindeki ölüme hiç benzemiyor hiç biri.Ciğer aile içinde yanıyor.Cuma günü dayımı kaybettim.Bütün babamla yaşadıklarım gözümün önünden geçti.Dayımın evindede çok ciğerler yandı o gün.Onunla beraber ne ciğerler yandı kimbilir.Cumartesi günü kabrine yerleştirdik ve onu ebedi yolculuğuna uğurladık.
Allah nur içinde yatırsın...

Sevgiyle kalın...

15 Nisan 2010 Perşembe

KOLLARI DANTEL DOKUMALI SİYAH TİŞÖRT


Evet arkadaşlar benim ısrarlarım doğrultusunda ablamda bir pasaj açtı sonunda...Mavi rengi çok sevdiği için adını mavili koydu.Normal badi penye satın aldı,kollarını 50 nolu dantel ipiyle örerek bu hale getirdi.Ben çok sevdim,bu sırıtan kötü mankende benim.Ne yapalım ablam bana çok mankenlik yaptı .Kötü mötü idare edecek artık.

Sevgiyle kalın:)

13 Nisan 2010 Salı

KEDİLERE BAHAR (TASMA)


Neden kedilere köpeklere koyu renkler kullanıyoruz ki!bembeyaz bir kedi tasması yaptım işte...Elde yıka yıkayamıyorsan at makinaya yıkansın.Kedilerde bahar gelmişti ama bu tasmayla cıvıl cıvıl gözükecekler eminim:)
Sevgiyle kalın:)

12 Nisan 2010 Pazartesi

YILDIZLI BİLEKLİK

Yaz mevsimi gelirken o cıvıl cıvıl renkleri kullanmak istiyorum.Bu çalışmam ise mor ağırlıklı,20 cm boyunda şık bir bileklik.
İyi akşamlar:)

OTANTİK BİLEKLİK

Geçen akşam Ordu'dan yolcu beklerken yaptım bu bilekliği!biliyorsunuz aradaşlar sizin görüşünüz benim için değerli...
SEVGİYLE KALIN:)

11 Nisan 2010 Pazar

9 Nisan 2010 Cuma

BAHAR AYLARI İÇİN ÖRGÜ KAZAK

Bu kazağı ablam kendine ördü.Mavi rengi çok sevdiği için tercihini mavi renkten yana kullandı.Ayrıca mankenliğinide kendi yaptı.Ben bu kazağı çok sevdiğim için sizinle paylaşmak istedim.Altdaki kazağa ait motifler,dolgu sayıları bile gayet net çıkmış.Ablam evde ip olduğu için buklet gibi bir iple ördü kazağı ,siz tercihinizi istediğiniz bir iple yapabilirsiniz.Yazlık pamuklu iplerdende çok şık olabilir.

Güzel bir hafta sonu tatili sizinle olsun.
Sevgiyle kalın:)

8 Nisan 2010 Perşembe

ÇİÇEK DEMETİ (TAÇ)




Ruhumdaki güzel renkleri yansıtmaya çalıştım bu şık taça!benim için değişik bir çalışma oldu.Görüşleriniz benim için önemli.
Sevgiyle kalın:)

6 Nisan 2010 Salı

EKMEK PARASI NE YAPALIM:(

Geçen gün Ortaköy de resmini çektiğim baharın kanıtı adını verdiğim çiçek dolu bir ağacı yayınlamıştım.Bu resimlerde o güne ait...Bu tavşancıklarda Ortaköy'de ekmek paralarını kazanıyorlardı.İş alanları niyetçilik.Bu yavrular iki taneymiş bir tanesi satılmış...Kalan yavru ise çırak, işi öğreniyor.Ama gördüğüm kadarıyla iş felan öğrenmeye niyeti yok bence.Genelde günü uyuyarak geçiriyor.Annenin gözündeki ifadeye bakarmısınız,yoksa ben mi çok duygusal bakıyorum.


Evet işte gözlerini açtı...Bu hayvanların üzerinden ekmek parası kazanılır mı ya!başka işmi bulamadınız.Bunu söylerkende bir yandan bulamadık evet diyenlerde olacaktır.Son yıllardaki işsizliği düşünürsek,buda ayrı bir konu.
Ahanda yine uyudu!inşallah yavruyu biri satın alırda hayatı kurtulur dedirtti bana.Niyetçilik hiç onun  işi değil...Bu tavşancıklar gezecek,dolaşacak,otlanacak burada akşama kadar put gibi...Duracağı yeri bile sahipleri belirliyor.Yavru sağda ,anne solda duracak.Ay boğuldum valla kendimi onların yerinde hissettim.Niyet çekmek istemiyorum,gezmek otlanmak istiyorum,denizin rüzgarı yordu beni of offfffffffffffff...
Bunların ekmek parasıyla işleri ne...Böyle bir sorumluluğu artık hayvanlara vermeye başladık.Allah'tan cins kedi değilde petshop da satılmıyor.Hayvanların üzerinden kazanca kesinlikle karşıyım.O petshop hayvanları çoğumuz görmüşüzdür,acınacak haldeler.Dermanları yok,küçücük bir kafeste...
Bunların yaptıklarını görmeliydiniz.Üçü birden bu bacaya çıkmışlar.Sıkıştıkçada birbirlerine pati atıyorlar.


Yüreğimizden hiç sevgi eksik olmasın.
Sevgiyle kalın:)

3 Nisan 2010 Cumartesi

KIRMIZI VE PEMBE YANAKLI BALIKLAR (KÜPE)

Pembe yanaklı balık.Keçeden yaptığım bir çalışma!içine elyaf yerleştirdim.Küpeler çok hafif...Bu küpenin rengi mor tam rengini fotoğraflıyamadım.Resimde mor rengi tuturmak zor sanırım.
Bu da kırmızı yanaklı balığım.
Bu da kırmızı yanaklı!bunun içinde elyaf yok ve hotfix taşlı bir ürün.

Sevgiyle kalın:)

2 Nisan 2010 Cuma

CAN YÜCEL'DEN YAZI VE (ÖDÜLÜM)



Yalnızlığa dayanırım da,
birbaşınalığa asla.


Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka baka

Bir dost göz arayışıyla.
Saat tıkırtısıyla


Korkmam, geçinip gideriz biz mutluluğuyla,
Ama;


'Günün aydın,
akşamın iyi olsun'diyen
biri olmalı


bir telefon sesi çalmalı arasıra da olsa
kulağımda


Yoksa,

Zor degil,hiç zor değil, demli çayı bardakta karıştırıp,

bir başına yudumlamak doyasıya,
Ama:

'Çaya kaç şeker alırsın?'

Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...



CAN YÜCEL




Sevgili hobicik beni sağolsun Yaratıcı Blogger Ödülüne layık görmüş, teşekkür ederim arkadaşım.


Hepinize bol güneşli hafta sonu tatili diliyorum.
Sevgiyle kalın.